Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Genç Misafirimiz Bölüm 2
Hava alanına giderken karım oldukça heyecanlıydı. Selim’i karşılamamız daha çoşkulu oldu bu sefer. Ne de olsa daha yakınlaşmıştık ilk ziyaretinde. Sarılıp öpüştük. Dilek’in davranışlarında pek çekimserlik hissetmedim. Konuştuklarımız bir şey değiştirmemişti.
Bir kaç gün geçmiş bu durumu kabul etmeye başlamıştım. Selim eve alışmıştı. Okulu yoktu. Gündüzleri çıkıp dolaşıyor daha kendi hayatı olmadığı için akşamları genellikle beraber yemek yiyorduk. Bir akşam eve geldiğinde Dilek de işten dönmüştü. Selim’in elinde kocaman bir çiçek Buket’i vardı.
-Dilek ablacığım, bunlar sana.
-Nerden çıktı bunla böyle?
-Bir neden mi olması lazım abla. Görünce seni düşündüm. Aldım.
Dilek, çiçekleri bir eliyle alırken ötekiyle de Selim’e sarıldı. Yanağından öptü. Selim de ona sımsıkı sarılıverdi. Bir eli karımın belinde, bedenleri tamamiyle bir birine değiyordu. Dilek’in üstünde incecik bir ev elbisesi vardı. Sütyensiz olgun göğülerinin aralarında ezildiğini gördüm. Selim de onu kulağının biraz altıdan öptü. Bir iki saniye kokusunu içine çeti. Bu çocuk gerçekten hissettiriyordu karıma onu istediğini. Benden de çekinmiyordu açıkçası. Rahattı. Prens gibi yetiştirilmişti zengin piç kurusu.
Yemek yerken aklıma Türk arkadaşlarımızın kızı geldi. Selim’le yaşıtlardı. Tanıştırmayı teklif ettim. Güzel bir kız olduğunu söyledim. Selim’in hoşuna gitti fikir. Açıkçası beni de çok tahrik giderdi Sibel. Tam bir afetti. Belki Selim’in sayesinde daha çok görürdüm kızı ben de. Karım kendisine ilginin azalacağını düşünüp istemese de belli etmedi. “Çok Iyi olur “ dedi.
Ertesi gün bir fırsat yaratıp gençleri tanıştırdık. Uyuştular. Bir iki kere dışarda buluştuktan sonra bir öğleden sonra Selim Sibel’i eve getirdi. Çoğu günler evden çalıştığım için evdeydim. Benimle biraz havadan sudan görüştükten sonra Selim bir şey gösterme bahanesiyle Sibel’i kendi bölümündeki odasına götürdü. Niyetleri belliydi. Ben de heyecanlandım açıkçası.
?
Aradan biraz vakit geçince dayanamadım. Ayaklarımın ucuna basa basa onun bölümüne gittim. Kapısı aralıktı. Yatak odasında değillerdi. Salonda kanepeye oturmuş konuşuyorlardı. İkisi de birazdan yapacaklarını biliyor, olayların o tarafa doğru gitmesi için yakınlaşıyorlar, şakalaşıyorlardı. Sonunda Selim ona sarılıp öptü. Ondan sonra her şey kendiliğinden hızla gelişti. Sibel de tahmin ettiğim kadar ateşli bir kızdı. Divanda alt alta, üst üste sevişir hale gelmeleri sadece saniyeler aldı. Hala elbiseleri üstündeydi. Ben heyecanla onları dikizlerken yatak odasına gitmesinler diye dua ediyordum. Teker teker elbiseler çıkıp yere atılmaya başladığında elim bacak arama gitmişti bile. ?
Bu yaşımda, gencecik çocukları dikizlemek utandırsa da nasıl olsa farketmezler dedim. Hele Sibel’in görmeyi hayal bile edemeyeceğim çıldırtıcı güzellikteki vücudu ortaya çıktıkça çakılıp kaldım yerimde. Dip diri taze göğüsleri, yuvarlacık kalçası ve incecik beli muhteşemdi. Uzun sarı saçları, narin omuzları… Selim de aşağı kalır değildi. Uzun boylu, atletik ve kaslı vücuduyla harika görünüyordu. Üstünde hala boxer ı vardi. Öylece sevişmeye başladılar. Nasıl enerji dolu, nasıl şehvetle sevişiyorlardı gençliklerini kıskandım. Selim birazdan boxer ını indirdi ve Sibel in bacak arasına girdi. göremiyordum erkekliğini. Sibel’e dayadı ve yavaşça girmeye başladı. Sibel irkildi. “Dur! Dur! “ diye ittirdi Selim’i refleksle. Selim geri çekilince onun bacak arasına bakıp şaşkın ve korkmuş bir ifadeyle,
-Oha! Bu ne ya?, dedi. Göremediğim için merak ediyordum. Selim,
-Büyük mü ?, diye sordu sanki bilmiyormuş gibi. “Delimisin? Hayatta alamam ben bunu”
-Alıştıra alıştıra yaparız canim.
-Buna ben bir yılda alışmam Selim. Ağzımla boşaltayım seni.
Selim kasıklarını Sibelin ağzına getirip dayadı hala tam göremiyordum ama ağzına bile zor alabiliyordu kızcağız. Ama şimdi amının güzelliğini seyredebiliyordum Sibel’in. Traşlı, pırıl pırıl bir am Elimi kilodumun icine sokup 31 çekmeye başladım. O kadar azgındım ki 2 saniye de geliverdim. Görmelerinden korktuğum icin Selim’in gelmesini beklenmeden kaçtım.
Banyoya girip temizlenirken kalbim heyecandan yerinden çıkacak gibiydi. Bir daha böyle bir şey yapmayacağım dedim kendi kendime. Tam bir rezalet olurdu yakalanırsam. Ama bir kaç gün sonra Sibel tekrar geldiğinde yine dayanamadım kapının önünde dikildim. Kapı yine aralıktı şansıma. Bir kez daha Sibel ve Selim’in güzel vücutlarını sevişirken seyredip 31 çektim ve hemen uzaklaştım.
Hafta sonu Dilek’in 29uncu yaşgünüydü. Arkadaşlarımızla bir restaurantta kutladık. Kalabalık değildi gurubumuz. Ama nezih, eğlenceli bir parti oldu. Büyük partiyi 30uncu yaşa saklıyorduk. Selim de katıldı bize, tabii yeni kız arkadaşıyla. Yaş günü olduğunu son anda söylediğimiz için hediye alacak fırsatı olamamıştı. Buna çok üzülmüş. Bize farkettirmeden kasaya gidip bütün yemeğin hesabını ödemiş. Hepimiz şaşırdık. Özellikle yüklü bir hesap olduğunu düşünürsek yaptığı büyük bir jestti ama beni zor durumda bıraktı masanın erkeği ve partinin sahibi olarak. Neden yaptın diye sitem ettik ama sonunda tabii çok teşekkür ettim.
Ertesi akşam Selim, Dilek’ten çok sonra eve geldi. Bu arada Dilek’le onu konuştuk. Evimizin düzeninin değişmesinden biraz rahatsız olduğumu biraz hissettirmeye çalıştım. Karımsa bu durumdan çok hoşlanıyordu.
-Aşkım, böyle genç yakışıklı bir çocuğun bana gösterdiği ilgiyi nasıl engellerim. Çok hoşuma gidiyor ilgisi. Keşke daha fazla gösterse. Akşamları yatakta benim daha azgın olmam hoşuna gitmiyor mu?
-Gidiyor tabii. Ama kıskanıyorum da biliyorsun. Kontrolü kaçırmayalım diye diyorum.
-Hiç Merak etme aşkım. Her şey çok güzel olacak.
Bana sarılıp kulağıma,
-Seni çok seviyorum.
diye fısıldadı.
Rahatlamıştım nedense. BIrazdan Selim geldi. Elinde bize göstermemeğe çalıştığı bir paket vardı. Sormadık. Sofra zaten hazırdı. Oturup yemeye başladık. Yemeğin sonunda selim ayağa kalktı elindeki küçük kutuyu Dilek’e uzattı.
-Dilek ablaciğim doğum gunun kutlu olsun.
Kutunun üstündeki markayı görünce ikimizde afalladık. Ünlü Fransız mücevhercisinin en ucuz takısının bile binlerce dolar olduğunu biliyorduk.
-Çok küçük bir şey.
Dilek şaşkınlık içinde aldı. Kutuyu açar açmaz, “İnanmıyorum sana” dedi heyecanla. Görebildiğim kadarıyla çok güzel iki elmas küpeydi. Bu değerde hiç bir mücevheri olmamıştı Dilek’in şimdiye kadar.
-Takabilirmiyim abla?
Masanın öteki tarafına geçti. Karım şaşkınlıktan daha teşekkür bile etmemişti. Ağzı kulaklarında, eliyle saçını yana çekip boynunu hafifçe eğdi. Öteki eliyle tuttuğu kutuyu Selim’e doğru uzattı. Selim küpenin birini alıp Dilek’e daha da yaklaştı karım onun nefesini boynunda hissediyor olmalıydı. Bir eliyle karımın kulak memesini tuttu. Küpeyi yaklaştırdı. Ucunu ağır ağır gezdirip deliği buldu. Ayni ağırlıkta ittirerek deliğe soktu. Sadece nefeslerinin sesi duyuluyordu. İtinayla arkasının kilidini taktı. Dilek öteki kulağını çevirdi. Ağır ağır öteki küpeyi de taktı. Ben sessizce izliyordum olanları. Selim, Uzaktan bakmak için bir adım geriye çekilirken son bir hareketle eliyle hafifçe karımın kulağını okşadı.
-Çok yakıştı Dilek abla. Hakikaten.
Dilek hemen aynaya koştu heyecanla. Çok mutluydu. Ellerini kulaklarına götürüyor. Kendine değişik açılardan bakıyordu.
-ÇOK GÜZELLER! ÇOOOOK GÜZELLER!
Sonra Hızla Selim’e koşup boynuna sarıldı.
-Çok teşekkür ederim Selim’ciğim! Çok teşekkür ederim! Canım benim! Muhteşem! Sen Bir Tanesin!
Selim’i öpücüğe boğmaya başladı yüzünün her yerini öpüyordu.Yanakları ruj içinde kalmıştı Selimin. Çenesi ve dudağının yanları da. Sonunda çoğu dudağının yanlarını hedefleyen öpücüklerle bıraktı Selim’i. Selim de çok mutlu görünüyordu. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Kabul etmemek gerektiğini düşünüyordum böyle pahalı bir hediyeyi. Ama karım o kadar mutluydu ki şu anda birşey diyemezdim.
O akşam karım benimle kulaklarında yeni küpeleriyle sevişti. Selim’in ismi dudaklarından hiç eksik olmadı. Karımı yine ağzımla getirdim. Boşalırken Selim, sevgilim seninim” diyordu. Bunu ilk defa söylüyordu.
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32